30 Ocak 2011

Beril Anılanmert’in ‘Dönemler’i

Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Seramik Sanatçısı Prof. Beril Anılanmert, 17 Mart 2011 tarihinden itibaren ‘Dönemler’ sergisiyle Mine Sanat Galerisi Avrupa mekanında olacak. Sergi, sanatseverlere ‘Kayıt Defteri’,   ‘Bölünmüş’,  ‘Dönüşüm’ gibi başlıklarla sanatçının sergilediği çalışmalarını bir bütün olarak izleme olanağı sunacak. Anılanmert’in yeni çalışmalarıyla birlikte 40’ı aşkın eseri sergide yer alacak. 
Mimar Sinan Üniversitesi Seramik Bölümünden emekli olan Prof. Beril Anılanmert, Uluslararası Seramik Akademisi üyesi olmakla birlikte bugüne dek tüm kıtalarda sergiler açtı. Dönemler sergisi ise 30 Nisan tarihine dek görülebilecek.

22 Ocak 2011

Masalsı dünyadan gelen eleştiriler

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, 19 Ocak-22 Mayıs tarihleri arasında çağdaş Çin fotoğrafının dünyaya tanıtılmasında en etkili isimlerinden biri olan Yao Lu’nun sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Engin Özendes’in üstlendiği ‘Yao Lu’nun Yeni Manzaraları’ başlıklı sergide yer alan 31 eserin 11’i sanatçı tarafından bu sergiye özel olarak tasarlandı. 


Sergide Yao Lu’nun, Çin’in inşaat alanlarında koruyucu yeşil örtülerle kaplanmış çöp ve moloz yığınlarını, Song Hanedanı’nın yeşil dağ ve su resimleriyle ilişkilendirerek bu benzerlikten esinlendiği bir dizi çalışması sergileniyor. Sanatçı, geleneksel resim formunu yansıtan kompozisyonlar ve düzenlemeler yaratarak, çağdaş Çin’in modernleşme ve dönüşüm sürecini aktarıyor.

Sanatçı, ‘yok olanlara duyduğu özlem’den yola çıkarak oluşturduğu manzaralarında Çin’in geleneksel dağ ve su resimlerinin klasik örneklerini kullanıyor. Toz geçirmez yeşil ağlarla kaplı moloz yığınlarını, inşaat artıklarını fotoğraflayıp, dijital teknolojinin uygulamalarından faydalanarak geleneksel Çin resmi estetiğini yeniden yaratıyor. Geçmişle ilgili anılarını ifade etmek için onlara ‘yeni bir ruh aşılayarak’ masalları anımsatan manzaralarla güzelliklerini ve şiirsel duyarlılıklarını yeniden kazandırıyor. Geleneği yeni bir açılımla canlandıran Yao Lu, günümüzde Çin’de yaşanan büyük değişimi yansıtırken, gelenekle gerçeklik ilişkisi üzerine de düşünmeye çağırıyor.

Gerçek ve kurgu ürünü imgelerle farklı bir dünya
Serginin küratörü Engin Özendes, fotoğraf gibi modern bir görüntüleme yoluyla klasisizme göndermeler yapan, geleneksel resmin sükûnetini ve tarzını tekrarlayarak toplumun değişimlerini, dünyanın giderek daha ahenkli olması gerektiği inancıyla birleştiren Yao Lu’nun çalışmalarının, geleneksel Çin resmi formu aracılığıyla Çin’in çehresini anlattığını söylüyor.  

Gelişmeyi hedefleyen bir ülkenin sembolü olarak Çin’de her yerde görülebilen inşaat alanlarının Yao Lu’nun da mekânları olduğunu belirten Engin Özendes, “Bu görüntüler ona Song Hanedanı döneminin güzel sanatlar üslubunu taşıyan resimlerdeki yeşil dağları ve suları çağrıştırır. Bu alanlardan yaptığı çekimlerin üzerine dijital ortamda pagodalar, evler, kayıklar, ilginç ağaçlar ekleyerek özenle yaratılmış manzara resimlerini ortaya çıkarır. Gerçek ve kurgu ürünü imgeleri bir araya getirerek farklı bir dünya yaratır. Çin’in antik resim geleneği huzurlu ve şiirseldir, aynen Yao Lu’nun fotoğraflarından yansıdığı gibi” diyor.

Çağdaş Çin’in yeni simgesi: Toz geçirmez örtüler
Fudan Üniversitesi Gazetecilik Okulu Öğretim Üyesi ve fotoğraf eleştirmeni Gu Zheng, günümüzde Çin’in yaşadığı büyük değişimlerin Çinli sanatçılara sanatsal sezgilerini destekleyen yeni heyecanlar sunduğunu ve değişimin de onlara yeni bir malzeme sağladığını vurguluyor: “Yao Lu da fotoğraflarında yalnızca kendisine ait olan ve çağdaş Çin’in manzarasını yeniden kurarken kendisine çıkış noktası oluşturan bir malzeme bulmuş. Yao Lu, ‘Çin Manzaraları’ serisinde üstün dijital tekniğiyle malzeme olarak bugün Pekin’in her yerinde göze çarpan toz geçirmez yeşil (bazen de siyah) örtülerle kaplı inşaat malzemelerini (ya da atıklarını) kullanarak ve üstlerine evler ve kuleler ekleyerek özenle işlenmiş gibi görünen manzara resimleri ortaya çıkartmış. Ama dikkatli baktığınızda dağlarla sular, nehirler arasında yürüyerek zaman ve mekânda ani bir uyumsuzluk yaratan kasklı modern işçilerle karşılaşıyorsunuz. Ortak imgelem ve kültüre göre ancak yüksek devlet görevlileri, balıkçılar veya oduncular böyle dağların ve suların arasında gezinir; bu manzaraya kasklı işçilerin girmesi düşleri ve hayal gücünü zorluyor. Dolayısıyla modern inşaatlardan yola çıkan bu şiirsel resimler, yapılarla dolu bir gerçekliği ifade ediyor.”

Gu Zheng, Çağdaş Çin’in yeni simgesinin ‘çirkinliği gizleyen, tozu ve hırsızlığı engelleyen yeşil örtülerin oluşturduğu yığınlar’ olduğunu ifade ediyor:  “Gelişmenin hâlâ ana hedef olduğu bu ülkede toz geçirmez yeşil örtüler ‘inşa hâlini’ işaret eder. Böyle örtülerle kaplı tepelerin ve yığınların olmadığı bir kent göze sıra dışı, tuhaf, güvensiz ve güvenilmez görünür; bu durum kentin canlılıktan yoksun olduğunu, iktidar ve güç odakları tarafından görmezden gelindiğini gösterir. Kısacası gelişmemiş bir kent modernleşme sürecine girmemiştir, bir başka deyişle geleceği yoktur. Güvenlik de gelişmeyle ilişkilendirilir. Gelişmenin olmaması terk edilmişliği ve geride kalmışlığı gösterir. Dolayısıyla toz geçirmez yeşil örtülerin oluşturduğu manzara bir kentin kaderini yansıtır ve onun yeni simgesine dönüşür. Dahası manzara her zaman devingen bir süreç içindedir; yeşil yığınlar bir belirip bir kaybolur, çöpler birikir ve toplanır, inşaat malzemeleri taşınır ve yerlerine yenileri gelir.”   
Gelenekten geçen yol
Yao Lu’nun geleneği canlandırdığını belirten Zheng, daha önemlisi gerçekliği ve gerçeklik bilgisiyle imgelemini de hareketlendirdiğine değiniyor: “Gelenekle olan ilişkisinde onu kendi uygulaması üzerinden değerlendirmekle yetinmiyor; gerçeklikle yeni bağlantılar kurmasını da sağlıyor. Böylece gerçeklikle yeniden ilişki kurmanın yolunun gelenekten geçtiğini gösteriyor. Çağdaş sanat neden farklı fikirleri kopya eder? Gelenek üzerinden gerçeklikle nasıl ilişki kurabiliriz? İşte Yao Lu’nun çalışmaları bizi bu sorunların yanıtlarını düşünmeye iterken aynı zamanda imitasyonun yüzeysel bir fotoğraf oyunu değil, yüzeyden derinlere inerek gerçekliği ortaya çıkartacak daha güçlü bir silah ve daha geniş bir ifade özgürlüğü arayışı olduğunu gösteriyor.”

 “Benimki çaresiz bir kayıp duygusu”
Yao Lu, küratör ve eleştirmen Feng Boyi ile gerçekleştirdiği söyleşide Akademi’nin yakınından geçen herkesin toz geçirmez ağlarla kaplı büyük toprak yığınlarını, Çin’in antik dağ ve su resimleriyle ilişkilendireceğini söylüyor ve bu diziyi yaratırken ‘yok olanlara duyulan özlemden’ etkilendiğini belirtiyor: “Başlangıçta yalnızca fotoğrafladığım tümsekleri karıştırmayı, klasik dağ ve su şablonuna uygun resimler tasarlamayı planlamıştım. Ancak işin biraz daha derinine inince çağdaş Pekin’le ilgili bazı bağlantılar yakaladım. Pekin’de inşaatlar ve yer değiştirmeler, inşaat sahaları, çöplükler ve molozları her yerde görebilirsiniz, zaten bu büyük ve yeşil toprak tümseklerinin hepsi inşaat molozlarıdır. Her zaman nostaljik bir karakterim vardı. Örneğin, doğum yerime dönüp yapılan bütün değişiklikleri gördüğümde içim kayıp duygusuyla dolmuştu. Ama aynı zamanda, bu durumun bütün ulusun varoluşu ve gelişimiyle ilgili olduğunu anlıyorum, bu yüzden engellemek mümkün değil zaten. Benimki çaresiz bir kayıp duygusu. “

Yao Lu, geleneksel Çin resmini ‘estetik ve şiirsel bir duyarlılığı’ olduğu için seçiyor: “Oysa çöp yıkıcı ve istenmeyen bir şeydir. İstenmeyen, bir zamanlar güzel kabul edilenden gelir, dolayısıyla geçmişle ilgili hatıralarımı ifade etmek için onlara güzelliklerini ve şiirsel duyarlılıklarını yeniden kazandırmak istedim.”

Stratagem fotoğrafçılığının öncüsü
Çin Dili ve Edebiyatı, Hukuk Profesörü Harro Von Senger, Çinli yetkililerin uyumlu bir toplumun inşası için çevrenin korunmasının önemini ancak son yıllarda kabul etmeye başladıklarına değinerek, “Yao Lu’nun muhteşem fotoğrafları, Çin halkının çevreyle ilgili şimdiye kadar ihmal edilmiş ‘maddi ihtiyaçları’nı yansıtıyor. Sanatçının fotoğrafları, ülkesinin ekonomi merkezli, dar görüşlü politikalarına yönelen yapıcı bir eleştiri olarak da yorumlanabilir” görüşünü dile getiriyor.

Yao Lu’nun tarzının, bundan yaklaşık 500 yıl önce Sanshiliu Ji Miben Bingfa kitabında bir araya getirilmiş 36 Strategem’deki 14. Stratagem’i anımsattığını ve sanatçının ‘Stratagem fotoğrafçılığının öncüsü’ olarak görülebileceğini belirten Harro von Senger,  sanatçının en son teknolojik aletleri verimli bir şekilde kullanarak çöpe yeni bir ruh aşıladığını ve onu canlandırdığını ifade ediyor: “Bu yeni ruh, bir zamanlar var olmuş bir güzelliği ve uyumu yansıtan sağlıklı çevrenin fotoğrafçının ülkesinin modernleştirilmiş topraklarında hâlâ hüküm sürdüğü, ilerlemenin tahribata ve çirkinliğe yol açmadığı ideal dünyadır”.

Caferağa Medresesi’nde yeni dönem kurs kayıtları başlıyor

Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Caferağa Medresesi Osmanlıca, Ebru, Seramik ve Ney kurslarına yeni dönem kayıtları ile devam ediyor. İletişim için: 0 212 513 36 01-02/528 00 89.

‘Dünyadaki bütün bilgisayarlara aynı anda bağlanmak…’

İstanbul Modern, 14. Video Programı’nda 19 Ocak-6 Mart 2011 tarihleri arasında Ryan Trecartin’in yapıtlarını sunuyor. Küratörlüğünü Paolo Colombo’nun üstlendiği programda Ryan Trecartin’in Any Ever başlıklı çalışması gösterilecek.

“Bizler onun yan ürünleriyiz”
2006 yılında Wall Street Journal tarafından gelecek vaat eden ilk 10 ABD’li sanatçı arasında gösterilen Ryan Trecartin’in video anlatıları fütüristik rüyalara ya da YouTube’da yayımlanan absürd bir tiyatroya benzer. Bu çalışmalar, bir araya gelerek duyusal bir harekete dönüşen değişik ve tanıdık ifade ve kurgulardan oluşur. Sanatçı, sofistike dijital manipülasyonları internetten ve pop kültürden görüntülerle, animasyonlarla, çılgınca tasarlanmış setler ve performanslarla bir araya getirir. “Tüketim toplumunun, eğlencenin veya sanat kültürünün içinde veya dışında hareket etmiyoruz, tüketiyoruz ve tercüme ediyoruz; bizler onun yan ürünleriyiz” diyen sanatçının figürleri çarpık birer sit-com karakterini ya da medya kurbanlarını andırır. Tipik ve çok tanıdık hâlleri, fiziki tuhaflıklarının aptalca ve tahmin edilebilir beklentilerinin ipuçları olması, adeta bir hiciv yazarının popüler yaratılarından intikam almasına benzer. Bu figürler birbirleriyle ve seyirciyle etkileşim kurarak seyri çalışmanın bir parçası hâline getirirken ilk tepkinin aksine izlemeye devam etmek için karşı konulmaz bir istek doğururlar.  Trecartin’in bir yandan göz kamaştırıcı derecede sıra dışı renklerin, makyajların, kostümlerin ve kurgunun kullanıldığı videoları, diğer yandan belki de dünyayı internet üzerinden deneyimlediğimiz gibi yansıttıkları için esrarengiz bir şekilde gerçeğe sadıktır. New York dergisinden Jerry Saltz’ın ifade ettiği üzere “Bu videoları izlemek, dünyadaki bütün bilgisayarlara aynı anda bağlanmak” gibi... 

17 Ocak 2011

‘Tek’in yaşam alanı


Resimlerinde yalın soyut tavrı kullanan H. Avni Öztopçu’nun eserleri 18 Şubat-31 Mart tarihleri arasında Mine Sanat Galerisi Asya mekanında… Merkezden hareketle yüzeye yayılmış ve korunaklı alanların arasına sıkışmış ‘tek’in yaşam alanının görüleceği sergide yaklaşık olarak 15 eser yer alacak. Korunaklar üzerinde tekin tüme tabi olduğu ama kendi başına var olmaktan çıkmadığı çalışmalarda; mutlak değerlere yaklaşma, görünüşler dünyasında huzur noktasına varma ve sıkışmışlık ikilemiyle yeni gerilimler yaratılıyor. Tanınırlığın tümde kalmadığı bir yerlerden alınmış-soyulmuş ve yeni alanlarında, karşıtlık ilişkileriyle kurulan bileşimlerin devinim istekleri sanatseverlerle buluşuyor.